"-safiye: kim bakıyo kız, ört perdeyi. çekıl şu camın önünden!. kız çeksene şu perdeyi.
-sıdıka: ay tamam tamam çektik. hemen de uzaylılar iffetime baktı ordan. olmaz böyle bişey yaa. elalem aya gidiyo, biz cam önünde oturucak teknolojiye sahip diiliz daha. galileo'yu da bu zihniyet astı zaten. engizisyon mahkemesi.
-safiye: engin kim kız?.
-sıdıka:tamam anne kapatalım bu konuyu.
-safiye:ben biliyorum o engin'i ama. açıyo telefonları, ben çıkınca sessiz sessiz duruyo. efendi karakterde bi insan olsa, ses verir, kendini tanıtır, kısa künye yapar. "
"-Ben genç kızkene bi kere zeplin gördüm rüyamda... şööle kocaman balon gibi bişey... kalktım annaanene sordum, "kötü haber derler" dedi... hakkat devrisi gün büyük dayım minare şerefesine çinko çakarken aşsa düştü... içime doğmuş demek ki...
- Cep denizaltısı gördün mü hiç anne kız?.. kısmet derler...
- Hemen dalga geç anneyle bok karı... yiycen şimdi kafana terliği...
- Kadına bak yaa.. şu sıcakta, sırf gerektiği zaman benim kafama atabilmek için terlik giyiyo... silah gibi takıyo onları ayaana, şööle şööle topuklu... terlikli ilah... çıkar o terlikleri de ayağın rahatlasın... atçak bişey istiyosan elinde bumerangla dolaş... hem geri döner... bumerang dedim de aklıma geldi... rüyada bumerang görmek hayırdır... gurbetten biri gelcek demektir... dönüyo yani... çaktın?
- Çakıcam şimdi seni yerlere, yolucam o saçını başını cadaloz... ne lan morglar, eskimolar, titanikler, burner... şeyler... jet denizaltılar!... adam gibi bir laf çıkmaz şu deli karının ağzından... elin kızları evlerinde hanım hanım oturup saçlarına boncuk takar, ne bileyim kral tv seyreder, romina'yla gülçin'e faks çeker...
- Hee... faks var ya bizim evde... ama tabi lazım artık... her genç kızın rüyası... bi diceylen fakslaşmadan ölürsem gözüm açık gider... kız hakkaten anne eve faks alalım... bak kendi ağzınla sööledin... sen ister misin biricik gelinlik kızının çeyizinde faksı yok, sıradaki parçayı isteyemiyo... bu arada rüyada faks görmek "düşmanın var" demek... onu da araya sıkıştırıyım..."
"-Sıdıka kız, ister misin şu karşı sarı evdeki üniversiteli oğlanlar bombacıymış mesela... Gece gündüz evde bomba pişiriyolarmış...
-Valla olabilir anne... İstersen ben gidiyim ağızlarını bi arıyim... “Annem iki metre dinamit fitili istiyo” diyim... Bakalım vericekler mi? Ya da çalıyim kapılarını, “sizde fazla örgütsel dökümanla bomba yapımında kullanılan çeşitli malzemeler var mı” diye sorıyim... Bu sırada babamla sen evi arkadan kuşatın... "
"safiye: Marpuçcu baba hazretleri'nden ne diledin kız?
sıdıka: Park yeri...
safiye: Hazretleri'nin huzurunda çimdirmiyim şimdi! ulu kimselerin türbesinde huzura çıkınca makara yapılmaz... hele anneyle dalga geçmek hiç olmaz, çarpılırsın alimallah... bööle yamulup helezonik kalırsın...
sıdıka: Niye? dalga filan geçtiğim yok, ben hazretleri'ne dua okuyup, park yeri istedim... seneye de araba istiycem kısmetse...
safiye: O dilin şişer de kalır ağzının içinde, dalga geçme diyorum sana!.. park yeri istemişmiş... direkman araba istesene madem... niye işi uzatıyosun? marpuçcu baba hazretleri park kâhyası mı sana park yeri bulacak?
sıdıka: Bizi batıran bu zihniyet işte... önce alt yapı sorununu halletmeye çalışıyoruz heralde.. park yerin, sürücek yolun olmadıktan sonra rolsroys'un olsa ne yazar... bütün hıyar tüketiciler gibi üç kuruşu denkleştirip araba almakla olmuyo bu iş...
safiye: Hıyar deme hazretleri'nin huzurunda... hem senin araba istemen bile manasız... gelinlik kızsın, hayırlı bi kısmet istesene... en azından kısmetinle ilgili altyapı hizmetleri iste, kocana iyi bi iş, bedelli askerlik filan.
sıdıka: Bana ne, onları erkek tarafı istesin.
safiye: Manyak! önce akıl fikir istemek lazım sana.
sıdıka: Hakkaten fikir isteseydim keşke... acaba marpuçcu baba hazretleri'nin 2000 yılının eşiğinde bir megapel olarak istanbul'un sorunlarıyla ilgili çözümsel fikirleri var mıdır? kız anne hakkaten bi düşünsene... bööle bi fikri hazret lütfedip bana verse, ben bu yerel seçimlerde aday olsam.
safiye: Töbe de kız çabuk... bi dilek dile dedik, koca istanbul'u istedi salak... sana kaldıydı... elin değmişken eflak ve boğdan'ı da isteseydin... hem sayın tansu çiller istanbul'u senden önce istedi bi kere.
sıdıka: Hazret'in huzurunda kapışmayalım şimdi anne... ben öölesine söyledim zaten. fikir iste diyen de sensin... hem hazret bilse de kimseciklere söölemez ki... arazi mafyası bi öğrenirse kabrinde rahat bırakmaz adamı... gelip türbesinin üstüne gecekondu plazası yaparlar.
safiye: Hadisene kız.
sıdıka: İçimizden diliyoruz heralde.
safiye: Niye? annenden gizli saklı bişeyin mi var? damat bu boru dul, kızımın kısmetini bilmek en tabii hakkım.
sıdıka: Manyaklaşma anne, damadın henüz tasarı safhasında... şööle ela gözleri, siyah saçları olsun diyorum, iki yanağında gamzesi mutlaka bulunsun, fazla uzun boylu istemez... bebek gibi yüzü olsun.
safiye: Çok yakışıklı olmasın, gözü dışarda olur... şimdiki gençlerin hepsi manyak, televizyondan felan kışkırıyolar... sen kendine göre bişey iste... siyah gözlü filan olsun, kara kıvır saçlı, bıyıklı, hafif kel ve göbekli de olabilir... evine bağlı olur o tipler... bira içip maç seyreder, iki de çocuk dogurup atarsın önüne, sen sağ ben selamet.
sıdıka: Hazret de şaşıcak şimdi bu işe. kısmeti kim istiyor karıştırıcak... adı geçen kısmet benimdir efendim, annem kafayı yedi, mümkünse onu kaale almayın, amin.
safiye: Sen yedin esas kafayı. o çocuk itin teki.
safiye: Niye? annenden gizli saklı bişeyin mi var? damat bu boru dul, kızımın kısmetini bilmek en tabii hakkım.
sıdıka: Hangi? kim?
safiye: Ela gözlü olan. gamzesi var hani... serseri o.
sıdıka: Kız yok ki ööle birisi anne, nerden biliyoruz serseri olcaanı.
safiye: Ana sözü dinlenicek, o kadar... düdükler o çocuk seni, yüzünden belli, sahtekâr o, koca olmaz ondan.
sıdıka: Lütfen siz annemi dinlemeyin, amin.
safiye: Yürü kız, yok sana kısmet felan, kaltak! töbeler.
sıdıka: Evelallahın izniyle; bi yanlış anlaşılma olmasın hazret... anneminki dul benim dileğim yani... ela gözlü, iyi yürekli olcak... amin... tamam anne çekiştirme... amin... ela göz... tom kuruyz..."