PUAN: 6/10
KİTABIN KONUSU
-Kitap kapağından alıntıdır.-
Yazın başıdır ve on bir yaşındaki Gregor dışında herkes yaz kampındadır. Gregor, babasının New York’taki evlerinden çıkıp kaybolmasından beri küçük kız kardeşlerine bakmaktadır. Özellikle de iki yaşındaki kardeşi Bot’a. Evlerinin bodrumunda çamaşır yıkarken, Bot bir hava boşluğunun içine düşüp kaybolur ve Gregor da onun arkasından gider. Artık Yeraltı’ndadırlar ve onları bambaşka bir dünya beklemektedir…
NEREDEN ESTİ?
Açlık Oyunları serisinden sonra eminim herkes "Suzanne Collins ne yazsa okunur" diye düşünmüştür. Ben de böyle düşündüm ve ne kadar hedef yaş kitlesinin düşük olduğunu sürekli kitap yorumlarında okusam da, Gregor serisine(Yeraltı Günlükleri Serisi demek bana zor geliyor) bir şans vermeye karar verdim. Bu arada, ileride pişman olmamak için serinin ilk kitabına 20 TL harcamak yerine kütüphaneden ödünç alıp, okumaya başladım :)
5 YORUM
1-Bir kapıdan geçip yeni bir dünyaya ulaşma fikri daha önce de düşünülmüştü tabii. Alice Harikalar Diyarında, Narnia Günlükleri, Coraline gibi... Bu kitabın kapağından özetini okurken aynı klişeyi yaşayacağım diye çok moralim bozulmuştu. Ama gel gelelim korktuğum olmadı. Karakterlerimiz her ne kadar yeni ve farklı bir dünyaya adım atmış olsalar da hala dünya gezegenindelerdi. Tabii birazcık(!) daha aşağısında, yani Yeraltı'nda.
2-Kitabın baş karakterlerinden biri 2 yaşında olunca ve yaşından büyük davrandığı bazı kısımlar olunca ister istemez kurgudaki gerçekliği sorguluyor insan. Tamam, her şey(olaylar, yerler, eşyalar) gerçek dışı olabilir bir kurgu romanında; ama karakterlerin gerçekliği benim için ödün veremeyeceğim bir husus. Kimse alınmasın; özellikle de sen, Suzanne.
3-Yeraltı'ndaki mekanı tekrar tekrar okumama rağmen bi türlü aklımda şekillendiremedim maalesef. Ya kafam çok dağınıktı ya da yazarın betimlemeleri yetersizdi. Ben yine de kadıncağızın :) günahını almayayım; hadi bu da benim hatam olsun.
4-Aslında yazar, Gregor serisini Açlık Oyunları serisinden önce yazmış. Ama bizde tam tersi bir sırayla basıldı sanırım. Böyle olunca da Türkiye'de yetişkin ve genç-yetişkin kesim özellikle beklentiyi çok yüksekte tuttu sanırım. Kitap her şeye rağmen fena değildi aslında; sadece hitap ettiği yaş aralığı Açlık Oyunları serisindekinin çok altındaydı.
5-Kitapta çok beğendiğim 2 yerden alıntı:
"Açlıktan ölürsen babamı asla bulamam," dedi Gregor.
"Doğru," dedi Ripred, bütün bir sandviçi ağzına tıkarak. "Böyle bir anlayışa sahip olmana sevindim. Karşılıklı ihtiyaçlar, güçlü bir bağdır. Arkadaşlıktan ve sevgiden daha güçlü."
"Peki o zaman, Gregor, sana vermek istediğiim hediyeyi biliyorum, ama onu sadece kendi içinde bulabilirsin," dedi Vikus.
"Neymiş o?" diye sordu Gregor.
"Umut," dedi Vikus. "Onu bulmanın çok zor olduğu anlar olacaktır. Onun yerine nefret etmeyi seçmenin çok daha kolay olduğu anlar. Ama huzur bulmak istiyorsan, ilk önce bunun mümkün olduğunu umut edebilmelisin."
"Bunu yapabileceğimi düşünmüyor musun?" diye sordu Gregor.
"Tam aksine, yapabileceğine dair büyük umudum var," dedi Vikus.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder