21 Haziran 2015 Pazar

YAŞADIKLARIM VE DÜŞLEDİKLERİM

PUAN: 8/10

KİTABIN KONUSU
       -Kitap kapağından alıntıdır.-
Çocukluğumda çok yaramazdım. Annem, benden söz ederken, “Benim kız öyle yaramaz ki, gün olur düz duvara tırmanır, gün olur gökyüzüne kement atar,” derdi. Büyüyüp olgunlaşsam da, ben hâlâ eserlerimi yazarken, bir bakıma gökyüzüne kement atıyorum. Düşler, düşünceler, türlü fanteziler, en çok da yüreğime sığdıramayacağım kadar sevgi ve coşku yakalıyorum. Yetmiş iki kitabımı, işte o ganimetlerle yazdım. Eserlerimle ben bir bütünüz. Başka bir deyişle, eserlerimin yazılış öyküleri, YAŞADIKLARIMLA DÜŞLEDİKLERİM’in bileşiminden oluşuyor.

NEREDEN ESTİ?
Kütüphanede kitapları incelerken rastladım bu kitaba ve daha önce hiç otobiyografik kitap okumamış biri olarak, bu türde okuyacağım ilk kitabın, küçükken (8-9 yaşlarındayken) kitabını okuyup da ismini ezberlediğim "ilk" yazara ait bir kitap olmasını istedim:)

5 YORUM
1-Kitabın otobiyografik bir kitap olduğunu yazdım aslında ama tam olarak öyle bir kitap değil. Yazar da kitabın başında, bu kitabı anı veya yaşam öyküsü gibi belli bir başlık altında ele alamadığını söylüyor. Yazar aslında her bir kitabını ve bunların yazılış hikayelerini anlatıyor bu kitapta. Bunu yaparkende de zamanda ileri ve geri giderek anılarını anlatıyor ve buna bağlı yaşam öyküsünü de okumuş oluyoruz yazarın. Değişik bir tarz açıkçası ve ben çok beğendim. Yazarın kaleminin ustalığı da beğenmemde oldukça etkili oldu.

2-Yazar sadece kendi yaşamını anlatmıyor bu kitapta. Ülkemizin ve dünyanın özellikle son yüzyıl içinde bulunduğu toplumsal, sosyal ve bilimsel olayları da gözler önüne seriyor yazar. Kitabı okurken akıcı bir tarih kitabı okuyor gibi de hissedebiliyorsunuz kendinizi bu sayede. Çocuk edebiyatının ülkemizde bir zamanlar sadece çeviri kitaplar üzerine kurulduğunu, kadınların öğretmen olmak için kocalarından izin belgesi almak zorunda olduklarını, dünyadaki birçok bilimsel gelişmenin aşamalarını vs. bu kitapla öğrendim mesela.

3-Ben ilk olarak küçükken okuduğum "Küskün Ayıcık" hikaye kitabıyla tanımıştım Gülten Dayıoğlu'nu ve ismini hiç unutmamıştım nedense. Meğerse daha önceden bu yazarın yazdıklarını okumasam da dinlemişim: Daha okuma yazmayı bilmeyecek kadar küçükken, ablam, çoğunuzun da bildiği "Ayşegül" serisini okurdu ve ben de resimlerinden ilgiyle takip ederdim onu. Bu kitabı okurken öğrendim ki, orijinali Fransızca olan bu serinin çoğu kitabını da Gülten Dayıoğlu çevirmiş.


4-Yazarın gözlem becerisine hayran kaldım. Kitabı için gerektiğinde 40 yaşından sonra diskoteklere gitmiş, hiç sevmediği konken partilerine katılmış, yüksek dozlu zikirlerin olduğu (benim küçükken epey korktuğum bir eylemdi) mevlitlerde bulunmuş ve kitaplarının gerçekçilikten uzak olması için elinden geleni yapmış yazar.

5-Yazarın Türkiye ve Dünya'da gezmedik yer bırakmaması da hafiften bir kıskanmama sebep oldu. Bu gezilerini kitaplara taşımasının yanında, buralarda gördüğü yerleri ve efsaneleri yer yer kitaplarına konu edinmiş yazar.
  Gülten Dayıoğlu'nun yıllar önce birkaç kitabını okudum sadece ve artık kitaplarının yaşıma uygun olacağını da pek sanmıyorum. Ama yine de, bu kitabı okuduktan sonra, ilkleri başaran Gülten Dayıoğlu'nun anne, öğretmen, gezgin ve yazar kimliklerine hayran oldum.
                                                    -SON-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin