29 Nisan 2015 Çarşamba

DEDEKTİF KURUKAFA #4 KARANLIK GÜNLER

PUAN: 8.5/10

KİTABIN KONUSU
           -Kitap kapağından alıntıdır. SPOILER içerir.-
Valkyrie geçide geri döndü. Rüzgar saçlarını savuruyordu. Bir an bile duraksamadı, kendini o sarı ışığın içine attı. Dedektif Kurukafa gitmiş, paralel bir boyuta geçmişti. Kural yoktu, onu kurtarmanın bir yolu ya da yöntemi olmalıydı, ama ne? Valkyrie'nin bunu düsünecek vakti hiç olmamıştı!

NEREDEN ESTİ?
Serisinin 4. kitabı olmasından ötürü:)

5 YORUM
1-Bir önceki kitap gerçekten çok uç bir noktada bitmişti ve devamını çooook merak etmiştim. Bu kitap tüm beklentilerimi karşıladı diyebiliriz. Çok iyi bir devam kitabı olmuş gerçekten. Spoiler vermeden açıklayamayacağım için bu konu üzerinde çok durmamam daha iyi olacak şu an:)

28 Nisan 2015 Salı

Kitap Kavanozum


  Özellikle bu aralar, hangi kitabı okuyacağıma karar verememe gibi bir sorun başladı bende. Kitaplığımdaki kitap sayımın giderek artmasıyla birlikte, bir kitabı bitirdikten sonra hangi kitaba başlayacağımı düşünme sürem de arttı. Hangi kitabı okuyacağıma karar vermem uzun sürüyor ve karar verip okumaya başladıktan sonra da aklım diğer kitaplarda kalıyor.
  Geçenlerde, şu an adını hatırlamadığım bir blogda, "kitap kavanozu" diye bir uygulama gördüm. Okuyacağınız kitapların adlarını tek tek kağıtlara yazıp katlıyorsunuz ve katladığınız bu kağıtları bir kavanoza (ya da ona benzer bir kaba) koyuyorsunuz. Elinizdeki kitap bittiğinde, sıradaki başlayacağınız kitabı seçmek için kavanozdan bir kağıt seçiyorsunuz ve kağıtta yazılı kitap hangisiyse, onu okuyorsunuz.
  Kısacası; okuyacağınız kitabı özgür iradeniz yerine kadere bırakıyorsunuz. Böylece, kitabı beğenmezseniz bile, suçu kendinizde aramak yerine, tüm suçu kadere atabilirsiniz :)
Bu da kitap kavanozum :)

 

20 Nisan 2015 Pazartesi

KAĞITTAN KENTLER

PUAN: 8/10

KİTABIN KONUSU
                 -Kitap kapağından alıntıdır.-
Quentin Jacobsen tüm hayatını, maceraperestliğin kitabını yazmış Margo Roth Spiegelmanı uzaktan severek geçirmiştir. Bu yüzden Margo tıpkı bir ninja gibi giyinmiş halde penceresine tırmanıp zekice planladığı intikam savaşına onu davet edince Quentin, Margonun peşine düşer.

Genç kızla sabaha kadar ortalığı karıştırdıktan sonra okula giden Quentin, her zaman bilinmezlerle dolu olan Margonun artık tam bir gizeme dönüştüğünü keşfedecektir. Fakat kısa süre sonra ipuçları olduğunu ve bunların kendisi için bırakıldığını fark eder. Birbirinden bağımsızmış gibi görünen ipuçlarının peşinde inatla ilerlemesine rağmen Quentin, Margoya ne kadar yaklaşırsa, tanıdığını sandığı kızdan o kadar uzaklaştığını görecektir...


NEREDEN ESTİ?
John Green'in bende olan ve okumadığım 2 kitabı kalmıştı zaten. Kağıttan Kentler'in film uyarlamasının fragmanını da görünce, gaza gelip bu kitabı okumak istedim hemen :)

5 YORUM
1-Genelde gençlere yönelik/gençleri konu alan bu tür kitaplarda, yazarlar karakterleri -özellikle genç okuyucuların hayran olması için- gizemli/havalı/karizmatik/güzel görünümlü olarak tasarlamak gibi bir klişeye başvururlar. Ama ruhsuz basmakalıp tiplerden başka bir şey elde edemezsiniz bu kitaplarda. John Green ise her kitabında olduğu gibi, bu kitabında da biraz önce bahsettiğim bu basit klişelerden uzak durmuş ve oldukça samimi/gerçekçi/tutarlı karakterlerle dolu, yine harika bir kitapla çıkmış okurlarının karşısına.

15 Nisan 2015 Çarşamba

Sahici Sahaf 5 & Kitapyurdu Alışverişim ve UKitap'ta İlk Kitap Takasım

  Bu aralar 2. el kitap bulmak giderek zorlaşıyor. Kitap fiyatları yükselince sahaflarda bile sadece korsan kitapların 2. ellerini bulabiliyorsunuz. Durum böyle olunca, haliyle, bu defa "Sahici Sahaf" yazım da oldukça gecikti. Ama yine de çok istediğim birkaç kitabın oldukça eski baskılarını bulabildim. İşte o kitaplar:
Orijinal fiyatı: 18 TL

ACEMİ CADI

PUAN: 8.1/10

KİTABIN KONUSU

              -Kitap kapağından alıntıdır.-
On iki yaşında cadı olduğunu öğrenen Sophie Mercer'in başı o günden sonra bir daha dertten kurtulmaz. Cadı olmak hiç de öyle umduğu gibi havalı bir şey çıkmamıştır: Çalı süpürgesiyle etrafta uçması yasaktır mesela, hâlâ herkes gibi otobüse binmek zorundadır. Konuşan bir kedisi de yoktur (zaten alerjisi vardır). Ayrıca semender gözü gibi şeyleri nereden bulabileceğini bile bilmez. Yaptığı acemice büyüler yüzünden annesiyle birlikte sürekli okul ve eyalet değiştirmek zorunda kalan Sophie okul balosunda denediği aşk büyüsünü de yüzüne gözüne bulaştırınca kendini bir anda sorunlu cadıların, perilerin, büyücülerin, vampirlerin ve kendi deyimiyle diğer "hilkat garibesi" ergenlerin gönderildiği bir ıslahevi olan Hex Hall'da bulur.

12 Nisan 2015 Pazar

UMUT BIÇAĞI

PUAN: 8/10

KİTABIN KONUSU
           -Kitap kapağından alıntıdır.-
Aklınızdan geçen tüm düşünceler başkaları tarafından duyulsa neler hissederdiniz? Hiçbir sırrın saklanamadığı bir yer gerçekten var mı? Toddun yaşadığı kasaba işte tam da böyle bir yer. Nüfusu sadece erkeklerden oluşan bir kasabayı etkisi altına alan "ses" virüsü yüzünden kimsenin huzuru kalmadı. Zihinlere sinsice sızan düşünceler yaklaşmakta olan büyük bir savaşın habercisi sayılabilir mi? Kasabada kalan son çocuk olan Todd için tek kurtuluş yolu kaçmak görünüyor. Peki ama nereye?..

NEREDEN ESTİ?
Özellikle kitabın yazarı Patrick Ness ve bu Kaos Yürüyüşü Serisi hakkında çok olumlu eleştiriler okudum ve idefix'te %45 indirimde olduğunu görünce tüm seriyi aldım (Bakınız) :)

5 YORUM
1-İç seslerin duyulduğu bir kitap yazma fikri bana çok zor gelmiştir hep. Ama bu kitap zoru başarıp "iç ses" unsurunu çok ince, yerinde ve çok iyi bir şekilde kullanmış.

2-Kitap anlatılan ortamla ilgili çok az bir bilgiyle ve çok kısıtlı bir mekanla başlıyor. Kitap ilerledikçe, tüm mekan ve olaylarla ilgili kademeli şekilde artan bilgilere sahip olmaya başlıyorsunuz ve hem olaylar hem de mekan hiç beklemediğiniz yerlere gidiyor. Bu konuda şaşırma garantisi verebilirim size :)

3-Baş karakterlerin ve köpeğin sürekli yürüyerek kasabadan kasabaya dolaşması kitap boyunca bana Pokemon'u hatırlattı:) 
Bir de pokemon yakalayıp rozet toplasalarmış tam olacakmış hatta:) 
4-Kitap genel olarak iyiydi. Mekan, zaman ve olay olarak beni ters köşeye düşürüp takdirimi kazandı ama olaylar üzerinde biraz daha durulabilirdi. Mantığımın almadığı ve -monoton ilerlemese de- kendini tekrarlayan sahneler az değildi:(

5-Son olarak: Kitabı okurken aklıma gelen ve beni çok etkileyen bi başka sahne de -tam olarak olmasa da- şu oldu:
#buffyrocks

HER ŞEY BİTTİ DERKEN

PUAN: 6/10

KİTABIN KONUSU
          -Kitap kapağından alıntıdır.-
Nastya tam 450 gündür konuşmuyorsa, gülmüyor ve ağlamıyorsa,
bir bildiği olmalı;
bazı günler sadece öfkesiyle ayakta durabiliyorsa,
bir umudu olmalı;
ayakları onu dönüp dolaşıp Josh’a götürüyorsa,
bir nedeni olmalı;
ve tam 450 gün sonra yeniden konuşmaya karar veriyorsa,
söyleyecekleri olmalı.
Josh hayatındaki herkesi teker teker kaybediyorsa,
bunun bir açıklaması olmalı;
etrafında görünmez bir güç kalkanıyla dolaşıyor, herkesten kaçıyorsa,
bir derdi olmalı;
ve kasabaya yeni gelen kıza Günışığım diyorsa,
bir sırrı olmalı.


NEREDEN ESTİ?
Özellikle, takip ettiğim birkaç yabancı blogger'ın aşırı derece övdüğü bir kitaptı ve inndirimde görünce ucuz bir fiyata (Bakınız) almıştım.

5 YORUM
1-Karşınızda Effy Stonem...


 Effy "Skins" dizisindeki karakterlerden biri. Özellikle ilk 2 sezon boyunca neredeyse hiç konuşmamasına rağmen (3. sezonda başrol olunca mecburen biraz daha fazla konuşuyor) en favori dizi karakterlerimden biri olmayı başarmıştır. Effy'den bahsetme nedenimse, kitabın baş karakteri Nastya'nın da konuşmaması ve Effy gibi giyinmesiyle kitap boyunca bana Effy'yi hatırlatmasıydı. Kitabın en sevdiğim yanı buydu hatta.

2-Kitaptaki karakterlerin hepsi çok orijinaldi ve yazar karakterlerini fiziksel ve duygusal olarak çok özgün bir şekilde betimlemiş.

3-Maalesef karakterleri beğenmeme rağmen, davranışlarını ve yaptıklarını bir türlü aklım almadı. Kim kimi seviyor? Kim kiminle arkadaş? Kim ne yapmaya çalışıyor? Kim kime düşman? Anlamak imkansız ve çok kafa karıştırıcı.

4-Bölümler arası geçiş çok alakasız. Biri 1 hafta kendine gelemeyeceği kötü bir olay yaşıyor mesela bölüm sonunda, sonra hemen diğer bölümde 1 gün sonra kahkahalar atarak yeni bölüm başlıyor. Ya da mutlu biten bölümün ardından çok hüzünlü bir giriş yapıyor yazar. Neredeyse tüm kitap böyle ilerleyince ister istemez ufak bir sinir krizi geçirebiliyorsunuz.

5-Bu kitaptan beklentim çok yüksekti. Belki de bu yüzden beklediğimi tam olarak bulamadım:(

YAKUT KIRMIZI

PUAN: 8.6/10

KİTABIN KONUSU

               -Kitap kapağından alıntıdır.-
Bazen sırlarla dolu bir ailede yaşamak gerçekten de zordur.
En azından on altı yaşındaki Gwendolyn bundan kesinlikle emindir. Ta ki günün birinde kendini 18. yüzyıl Londra'sında bulana dek.İşte o zaman ailesinin en büyük sırrını öğrenir: Zaman yolculuğu! Ancak bu yolculuklarda genç kızın hislerine yer yoktur. Çünkü aşk, durumu daha da karmaşık hale getirmekten başka bir işe yaramaz!

NEREDEN ESTİ?
Birçok blogger'ın bu kitaptan övgüyle bahsettiğini duymuştum ve okulun kütüphanesinde bu kitaba rastlayınca, beklentim pek yüksek olmasa da almıştım bu kitabı.

5 YORUM
1- Biri zaman yolculuğu mu dedi?!



2-Gerçekten zaman yolculuğuyla ilgili herhangi bir şey yazmak çok zor. Bir de aldığınız kitabın pespembe kapağı buram buram aşk kokunca ne kadar zaman yolculuğunu sevseniz de ister istemez beklentileriniz düşüyor. En azından benim için bu böyle oldu. Ama her şeye rağmen alıp okumak istedim kitabı ve gerçekten de beklentilerimin üstünde çıkan, oldukça iyi bir kitapla karşılaştım.

3-Kitapta başlarda karakterleri ve soyağaçlarını karıştırabiliyorsunuz ama meğerse yazar kitabın sonuna karakterleri yazmış. Biraz geç oldu ama zaten o kadar da lazım olmazdı aslında herhalde. Sonuçta 1200 sayfalık "Kılıçların Fırtınası" kitabını 30 sayfalık karakterler eki olmadan okumuş adamım;)

4-Yazar Alman olsa da kitap İngiltere'de geçiyor. İngiltere mimarisi ve tüm o tarihi yerlerin betimlemeleri de kitapta benim için büyük bir artı oldu.

5-Neredeyse her kitapta (başında, ortasında ya da sonlarında) doldurma, gereksiz bölümler olur ve okuduktan sonra keşke bu bölümü okuyup zamanımı harcamasaydım derim. Ama bu kitapta hiç böyle bölümlere rastlamadım, ya da yazar öyle iyi yazmış ki fark edemedim. Sonuç olarak uygun sayfa sayısına sahip, gereksiz yere uzatılmamış bir kitap olduğunu söyleyebilirim.

ALASKA'NIN PEŞİNDE

PUAN: 8.5/10

KİTABIN KONUSU
               -Kapaktan alıntıdır.-
Miles Halter, ünlülerin son sözlerine bayılan, sıradan bir gençtir. Evindeki güvenli hayata katlanamadığından François Rabelais'nin ölmeden hemen önce "Büyük Belki" olarak betimlediği bilinmezin ne olduğunu bulabilmek için yatılı okula yazılır. Onu Culver Creek Lisesi'nde, aralarında Alaska Young da olmak üzere pek çok şey beklemektedir. Zeki, komik, son derece seksi ama bir o kadar perişan halde olan Alaska, Miles'ı kendi labirentine sürükleyecek ve "Büyük Belki" arayışında ona yol gösterecektir.

NEREDEN ESTİ?
Yazarın 4 kitabını birden kitapyurdu'nun indiiirimiyle almıştım (Bakınız) ve ilk olarak Aynı Yıldızın Altında kitabını okuyup aşırı derecede beğenmiştim. Siyah kapaklar daha çok hoşuma gittiği için, John Green serime bu kitapla devam ettim:)

5 YORUM
1-Son zamanlarda okuduğum birkaç genç-yetişkin kitabından sonra bu kitabı okumak, CW dizilerinden sonra HBO dizilerine başlamak gibi oldu benim için:)

2-Artık neredeyse her genç-yetişkin kitabı tüm erkek karakterler kaslı ve havalı, kızlar da güzel ve kültürlü olmak zorundaymış gibi bir bakış açısıyla yazılıyor. Halbuki insanın fiziksel ve duygusal olarak en çetrefilli ergenlik yıllarına denk gelen lise yıllarında gerçekte nasıl olabileceklerini görmezden gelerek, kusursuz bir dünya yaratıp okurların gözünü boyamaktan öteye gidemiyor yazarlar. Ama John Green'in bu kitabında tam tersine baş erkek karakter 16 yaşında "cılız" biri olabiliyor, onun en yakın arkadaşı da 1,5 metre boyunda bodur biri olabiliyor ve esas kızımızın ağzı tüm erkeklerden bozuk olabiliyor. Tüm bunlar, onları daha sığ veya haklarında bir kitap yazılamayacak kadar değersiz yapmıyor.

3-Bu kitabı bahsettiğim diğer kitaplardan ayıran bir husus da sadece aşk meselesi üzerine kurulmaması. Tamam, belki diğer kitaplardan bile fazla aşk konusu üzerinde durabiliyor bazen kitap ama tüm bunların altında -anlamak isteyenler için- çok daha felsefik meselelere değinebiliyor. Aynı değinme yazarın "Aynı Yıldızın Altında" kitabında da vardı ve okuduktan sonra hayata bakış açımı değiştirmişti. Bu kitapta da aynı şekilde bakış açımı değiştirmese de (çünkü bu defa yazarla aynı fikirdeydim), hakkında ufkumu genişleten bir konu üzerinde durulmuştu.

4-Kitap bir lisenin yurdunda geçiyor ve ben de 4 yıl yurtta kalmıştım lisedeyken. O nedenle tüm o yurt hayatı (eşek şakaları, zulalar, gizli mekanlar, yurt arkadaşlıkları) bana oldukça tanıdık geldi ve hoşuma gitti.

5-Son olarak:
"Bu labirentten nasıl çıkacağız?"

LinkWithin