KİTABIN KONUSU
-Kitap kapağından alıntıdır.-
Quentin Jacobsen tüm hayatını, maceraperestliğin kitabını yazmış Margo Roth Spiegelmanı uzaktan severek geçirmiştir. Bu yüzden Margo tıpkı bir ninja gibi giyinmiş halde penceresine tırmanıp zekice planladığı intikam savaşına onu davet edince Quentin, Margonun peşine düşer.
Genç kızla sabaha kadar ortalığı karıştırdıktan sonra okula giden Quentin, her zaman bilinmezlerle dolu olan Margonun artık tam bir gizeme dönüştüğünü keşfedecektir. Fakat kısa süre sonra ipuçları olduğunu ve bunların kendisi için bırakıldığını fark eder. Birbirinden bağımsızmış gibi görünen ipuçlarının peşinde inatla ilerlemesine rağmen Quentin, Margoya ne kadar yaklaşırsa, tanıdığını sandığı kızdan o kadar uzaklaştığını görecektir...
NEREDEN ESTİ?
John Green'in bende olan ve okumadığım 2 kitabı kalmıştı zaten. Kağıttan Kentler'in film uyarlamasının fragmanını da görünce, gaza gelip bu kitabı okumak istedim hemen :)
5 YORUM
1-Genelde gençlere yönelik/gençleri konu alan bu tür kitaplarda, yazarlar karakterleri -özellikle genç okuyucuların hayran olması için- gizemli/havalı/karizmatik/güzel görünümlü olarak tasarlamak gibi bir klişeye başvururlar. Ama ruhsuz basmakalıp tiplerden başka bir şey elde edemezsiniz bu kitaplarda. John Green ise her kitabında olduğu gibi, bu kitabında da biraz önce bahsettiğim bu basit klişelerden uzak durmuş ve oldukça samimi/gerçekçi/tutarlı karakterlerle dolu, yine harika bir kitapla çıkmış okurlarının karşısına.
2-Karakterlerin böyle iyi oturtulmasında özellikle diyaloglar ve karakterlerin olaylara olan gerçekçi tepkileri etkili olmuş diyebiliriz. Çünkü kitaptaki gençler, aralarında sohbet ederken yer yer birbirlerini gömüyorlar, yer yer birbirlerine destek oluyorlar (bazen mecburiyetten de olsa) yer yer de hiç beklenmedik hareketler yapıyorlar. İnsan okurken, gerçekten de kendini, en sevdiği arkadaşlarının arasında, eğlenceli ve harika bir sohbetin içinde hissediyor. En azından ben böyle hissettim ve bu da çok hoşuma gitti açıkçası :)
3-Kitap çok hızlı bir tempoda başlayıp, aynı hızla bitiyor. Ama bu tempoyu kitabın ortalarında göremedim maalesef. Kitabın ilk ve son 100 sayfası ne kadar akıcıysa, orta kısımdaki 100 sayfa da o kadar yavaştı. Kitapta beni hayal kırıklığına uğratan en büyük şey de, yavaş ilerleyen bu 100 sayfa oldu.
4- -SPOİLER BAŞLANGICI-
Kitap boyunca ister istemez, kitabın sonuyla ilgili birçok teori kuruyorsunuz: "Şu kişi yıllar önce şunu öldürdü aslında", "Şu kişi şu kişiye şöyle kötü şeyler yaptı eskiden"... Bunun gibi birçok ucuz pembe dizi senaryosuna bağlayan teoride bulundum ben de. Ama hiçbiri doğru çıkmadı. Margo sadece kendi kendine değerlendirip böyle bir karar vermişti. Belki de Quentin'le buldukları ceset onda büyük bir etki bırakmış ve hayatını bu kadar sorgulama ihtiyacını bu olaydan sonra bu kadar hissetmiştir. Eminim çoğu okur için yetersiz bir son olarak görülmüştür. Ama ben de o yaşlardayken kötü bir trafik kazasında tanıklık etmiştim. Bir arabanın bir anneyle kucağındaki bebeğe çarpıp, onları savurmasını, bacakları yerde sürtünüp parçalanan annenin çığlıklarını, mosmor olmuş ve nefes alamayan yerdeki bebeği ve kalabalığın dehşetini görmüştüm. Ne olduğunu anlayamamıştım bile ama eve dönene kadar göğsüme nedenini anlayamadığım bir ağırlık oturmuştu ve aylarca gitmemişti o ağırlık. Yani demek istediğim: Bir insanı etkileyecek büyük bir olayın illa kendi başına gelmesi gerekmiyor. Bazı şeylere şahit olmak da (özellikle küçük yaşlarda), insanda oldukça derin izler bırakabiliyor.
NOT: Merak etmeyin. Margo gibi kaçmaya niyetim yok. Hem kaçarsam da size ipucu bırakırım. Söz ;)
-SPOİLER SONU-
5-Son olarak; okurken çok eğlendiğim, okuduğuma değen bir kitap olduğunu ve filmini de merakla beklediğimi söyleyip, sizi filmin fragmanıyla uğurlayayım :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder