5 Ağustos 2013 Pazartesi

KAYIP GÜL

PUAN: 6/10

  KİTABIN KONUSU
 Annesiyle San Francisco'da yaşayan Diana varlıklı bir yaşam sürmektedir ve hayalinde yazar olmak istese de hukuk fakültesini okumayı seçmiştir ve mezun olmak üzeredir. Annesinin ölümüyle yıkılmışken annesinin vasiyetinin de içinde yer aldığı mektup eline geçer ve Mary adında bir ikiz kardeşi olduğunu keşfeder. Diana pek istekli olmasa da annesinin isteğini yerine getirmek için ikiz kardeşinin peşine düşecektir; ama bu yolculuk tahmin ettiğinden daha farklı boyutlara varacaktır.

  NEREDEN ESTİ?
 "Asla okumayacağım kitaplar listesi" yapsaydım bu kitap ilk 10'a girerdi. Ama karşıma o kadar çıkmaya başladı ki bu kitap, 4 yıllık direnişimin ardından haklı olduğumu kanıtlamak için alıp bir okuyayım dedim.

5 YORUM
1-Öncelikle kitaba neden bu kadar önyargılı yaklaştığımı açıklayayım: Çünkü kitabı ilk gördüğüm andan itibaren  antipati duymaya başladım: Kitap kaç ülkede satıldığını ayrıntılı olarak gösteren büyük bir şeritle sarılmıştı, arka kapağında kitabın özetini anlatan 2 satırcık dışında kitaba yapılan "uluslararası" övgüler yer alıyordu, bu da yetmezmiş gibi kitabın ön ve arka kapaklarının iç tarafı ve son birkaç sayfası da kitabın gereksiz reklamına ayrılmıştı. Elimde kitap değil de fazla şişirilmiş bir ürünün reklam broşürünü tutuyormuş gibi hissettim ve haklı olarak(kendimce) oldukça soğudum.

2-Kitabın kapağındaki, kitabın Küçük Prens tarzında olduğuyla ilgili "ünlü" gazetelerden gelen yorumlardan sonra kitabın içinde de sürekli Küçük Prens'ten bahsedilmesi bana bazı dizilerin başarısız spin-off'larını hatırlattı nedense. Neyse ki geç de olsa yazar sonradan konuyu biraz toplamış ve "Çakma Küçük Prens" etiketinin üstüne yapışmasından kıl payı kurtulmuş.

3-Kitabın geneli "kendini bulma" üzerine yazıldığı için bu konularda yazılmış diğer kitaplarda da sıkça karşılaştığımız dolaylı anlatımları ve imgeleri bu kitapta da görüyoruz. Ki bu sevdiğim bir şeydir; çünkü, kitabı okuyan herkes için farklı bir anlam ifade etmesine olanak sağlıyor.

4-İzlediğim birkaç filmin getirdiği paranoyaklık sayesinde bir anlığına kitabın sonunu tahmin ettim; ama 'yok artık' diyerekten tahminimden vazgeçtim. Halbuki çok yaklaşmışım. Ortalama ilerleyen bir kurguya rağmen kitabın sonuyla yazar okuyucunun suratına yumruğu indiriyor resmen. Tamam, yumruk değil de tokat diyelim. Ya da en iyisi okuduktan sonra siz karar verin.

5-Tüm azmime rağmen maalesef kitabı, önyargılarımı bir kenara bırakarak okuyamadım. Kitabı elime her aldığımda, daha önce de bahsettiğim gibi, abartılı bir reklam broşürünü ve reklam ürününü elime almışım gibi hissettim. Ben herhalde dilden dile dolanarak, arkadaş tavsiyesiyle tanınırlığı artan şeyleri daha çok seviyorum. "Bakın, tüm dünya benim kitaplarımı okuyor. E bi zahmet siz de alıp okuyun." ya da "Kapağın arkasına aldığım övgüleri tam sayfa yazıp, kitabın konusuna sadece 2 satır ayıralım. Hatta kapak yetmez, kitabın iç sayfalarında da kitabı övelim." mantığıyla ortaya bir kitap çıkarmak çok manasız geliyor bana.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin